Duygu Çarkıfeleği
Görseldeki çarkıfelek, duygu çarkıfeleği, Plutchick’in çarkı feleği. Az bunalınca, az üzülünce, az sevinince, az aşık olunca, az sinirlenince vb. durumlarda yüzümüzü gözümüzü renkten renge, ifadeden ifadeye sokan duygularımızın çarkı ve ben o duygulardan bahsetmek istiyorum. Bu sıralar onlardan öğreneceğim bir şeyler var ve öğrenimimi paylaşmak istiyorum.
Bir olay, kimse ya da nesnenin kişinin iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı yankı, etki, tepki izlenim duygu demektir.
Bilim insanları duygular üzerine çalışadurmuşlar. Aristotales’e göre 14 duygusal ifademiz vardır. Bunlar; korku, güven, öfke, dostluk, sakinlik, düşmanlık, utanç, utanmazlık, acıma, nezaket, kıskançlık, öfke, öykünme ve hor görmedir.
Darwin ise duyguların doğuştan geldiğini ve kendinden beklendiği üzere bunların gelişebildiğini söylemiş. Ayrıca Darwin, duyguların işlevsel bir amacı olduğunu söylemiş. Darwin’ göre duygularımız; korku, öfke, üzüntü, mutluluk ve sevgiden ibaret.
20. yüzyılda Profesör Robert Plutchik, temel duyguların aralarındaki ilişkiye göre arada başka duyguların yaşanabildiği fikrini, kendi adıyla anılan duygu çarkı ile gösterdi. Baktığımızda içimizdeki duygu buhranlarını açıklayabilecek bir çark.
Profesör Nevzat Tarhan da duyguları olumlu duygular ve olumsuz duygular şeklinde ayırıyor. Olumlu duyguları yapıcı duygular şeklinde nitelerken, olumsuz duygular için herhangi bir tanımlama yapmıyor.
Olumlu duygular; sevgi, güven, ümit, iyimserlik, merhamet ve şefkat, mutluluk, estetik duygusu, sorumluluk, vefa, adalet, sabır, sonsuzluk duygularıdır. Olumlu duygular benim odağımda olmasını istediğim duygular. Yollarımın onlara çıkmasını bekliyorum her seferinde ama işte her yol olumlu duygulara çıkmıyor. Bazı yollarda ayak kaydıran taşlar olabiliyor, yol erkenden bitebiliyor, yol gidilmez bir hal alabiliyor ya da yol sanılan yere çıkmayabiliyor. Bazen de yolda giderken birisi aniden el frenini çekebiliyor. Olumsuz duygulara gark olunabiliyor. İşin yoksa olumsuz duygulara dal diyorum bir yandan, bir yandan da dalıyorum. Bahsettiğim olumsuz duygular; bencillik, gurur, kibir, üstünlük duygusu, utanç, şüphe, kıskançlık, öfke, kin, üzüntü, nefret duygusudur. Acılı Adana moduna girmeden buradan bilimsel neler kotarılır ona geçiyorum. Çok fazla acı yiyemiyorum çünkü.
Nezvat Tarhan da duygular üzerinde çalışmaları diğer bilim insanları gibi duyguların işlevlerine dikkat çekerek duygusal zeka üzerine çalışmalar yapar.
Duygusal zekâ dediğimiz şey; EQ (emotional quotient), bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır.
Bedenimiz ile senkron olma konusunda direnen bir zihnimiz var. Yolda yürürken, yemek yaparken, iş yaparken hatta sınavlarda bile bedenimizle zihnimiz asenkron çalışıyor. Matematik problemi çözerken en son bizi tersleyen birini hatta oradan daha öncelerde bizi tersleyen diğer insanları düşünmeye geçebiliyoruz. Hatta yetmiyor zihnimiz bize kararlar aldırabiliyor. Aynı zihin bir yandan matematik problemini çözüyor. Bir yandan akşam yemeğini planlıyor bir yandan buzdolabını yokluyor. O esnada üzerimize yönelen hülyalı iki bakışı fark edebiliyor. Zihnimiz birbirine paralel olan ve olmayan birçok düşünceye hizmet edebiliyor.
Güncel cep telefonlarına benziyor. Aynı anda birden fazla şey yapabiliyor. Cep telefonları aynı anda birden fazla şey yaparak hayatımıza ne çok kolaylık sağladı. Aynı yerden bakınca zihnimizin de bize kolaylık sağladığını söyleyebiliriz.
Her şey güllük gülistanlık iken zihnimiz tıkır tıkır işleyen cep telefonu gibidir. Yaptıkları için ona teşekkür etmeyiz, tamamen paramızın eseri olduğunu düşünür, kalan işlerimizi yaparız.
Peki ya işler ters gidince, telefon istediklerimizi yapmamaya başlayınca ne yaparız, onu güncelleriz, paramız varsa daha iyisini alırız ya da hiçbir şey yapamaz elimizdekiyle idare etmeye çalışırız.
Zihnimizde de işler bazen ters gider. Ayrılık, bitişler, gidişler, hastalıklar, kazalar vb. durumlar yaşadığımızda zihnimizde işler ters gitmeye başlar. Mental durumumuz değişir, yüz ifademiz değişir, enerjimiz değişir. Olumsuz duygular devreye girer.
Bizleri diğer canlılardan ayıran şey yaşadığımız tatsızlıklara verdiğimiz akılcı tepkiler ve o tepkiler sayesinde öğrenmelerimizdir. İnsan dediğin canlı içgüdüsel bir canlı olmadığı için öğrenmek zorunda ve yaşadıkça öğrenebilecek kapasiteye sahip.
Sanıldığının aksine olumlu duygulardan çok olumsuz duygulardan öğreniyoruz. Hadi hangi olumsuz duygumuzdan ne öğreniriz ona bakalım.
Bencillik: kişinin şahsi gelişimine katkı sağlar. İnsanın içinde yaşadığı çevre ve zamanla uyumlu şekilde kendi egosunu ve psikolojik bütünlüğünü korumasına, girişimci olmasına, tutuğunu koparmasına ve kendini ifade etmesine yarar.
Gurur: insanı psikolojik olarak güdüler.
Kibir: kişinin kendinden utanmasını engeller.
Üstünlük duygusu: kişinin özel olduğunu hissetmesine sebep olur. Tek olduğunu, biricik olduğunu hissetmesine sebep olur.
Utanç: bizim tabirimizle ar duygusu, yaptığımız yanlışlardan dolayı mahcup olmamamızı sağlayarak olgunluğumuza katkıda bulunur.
Şüphe: insanın bütünlüğünü korumasına hizmet eder.
Kıskançlık: başkalarında olan güzel şeylere sahip olabilme için bireyi güdüler.
Öfke: kısa süreli delilik olarak da nitelendirilen öfke kişiyi yaşadığı olumsuz durumu yansıtabilmesi açısından değerlidir. Hani derler ya içine atma, bazı şeyler vardır ve içe atılmamalıdır o tür durumlara katlanılmamalıdır. Birey ile diğer bireyler arasındaki sınırlar öfke ile belirlenir. Düzgün ifade ettiğimiz öfkemiz sayesinde başkaları bizim alanımıza giremezler.
Kin: bir tür veri tutulmasıdır. Yaşadığımız kötü olayları kolay bulacağımız bir yerde saklamaktır. Sabıka kaydı gibi bir şey.
Üzüntü: yaşanan tatsız bir olay sonrası kişinin aciz olduğunu ve ihtiyacı kadar yardım istemesini sağlayan duygudur.
Nefret: kişinin kendini korumasını sağlar.
Olumsuz duyguların zihnimizin ayarlama yapmasını sağlar. Nasıl ki cep telefonumuzu hep aynı ayarlarda kullanmıyoruz, olumsuz duygu ayarlarımızın da ihtiyaç duyuldukça yenilenmesi gerekir. Her yenilenme ile kendimize ve dünyaya bakışımız değişir.
Birey yaşadığı olaylardan sonra negatif yanılsama ya da pozitif yanılsama şeklinde algılayabilir. Olumsuz duygularına fazla önem atfeden onları gereğinden fazla önemseyen insanlar negatif yanılsamaya kapılırlar. Olumlu duygulara fazla önem veren biteyler ise pozitif yanılsamaya kapılırlar.
Özetle yaşadıkça oluyoruz ya da oldukça yaşıyoruz. Yaşadığımız tatsız durumlar için atalarımızdan bize gelen çok tatlı bir söz var. Sağlık olsun, gerisi hallolur diye. Yoksa Orhan Gencebay diyesi “batsın bu dünya, bitsin bu rüya, kaderin böylesine yazıklar olsun.”
Yorumlar
Yorum Gönder