Erkeklerin avcı, kadınların yuvayı koruyan olduğu dönemlerden bugünlere geldik. Elimizde ne var, izinsiz çalışabilme hakkı


 Bir 8 Mart’ı daha geride bıraktık. Geçen seneki 8 Mart’tan sonra neler değişti kadınların hayatında? Kendi adıma söyleyeyim, çok bir fark görmedim, erkek egemen dünyada daha fazla yer kaplamak adına.

Elon Musk ile Recep Tayyip Erdoğan görüşmesini herkes hatırlar. Adam çocuğu kucağında geldi görüşmeye. Herkeste bir sevimli haller. Bir adam için iş ortamında baba olarak görünmek ulvi bir hareket, saygı hak eden bir hareket. Aynı şeyi kadın yapsa, işi ile ailesi arasındaki dengeyi yönetemeyen gibi gözükür.

2022 yılında Kanada’da en çok maaş alan 100 CEO’dan sadece 3’ü kadındı. Bir sene sonra aynı listedeki kadın sayısı sadece 1 arttı.

https://financialpost.com/fp-work/canada-100-highest-paid-ceos-broke-compensation-records-2022

Raporlar ilgili komik bir cümle; “Raporda, en çok kazananlardan yalnızca dördünün kadın olduğu belirtiliyor; bu sayı "Mark" ve "Scott" isimli kişilerle aynı.”

1997 yılında kadınlara, çalışabilmek için eşlerinden izin almalarına gerek olmadığı hükmü geldi. Kadın isterse çalışabilecekti. Kimseden izin almasına gerek yoktu. Buradan bakınca ne güzel bir tablo.

Erkeklerin avcı, kadınların yuvayı koruyan olduğu dönemlerden bugünlere geldik. Elimizde ne var, izinsiz çalışabilme hakkı, “mükemmel anne, mükemmel eş, mükemmel evlat ol” diye baskılayan bir toplum ve emeğimizin karşılığını bize ödemeyen iş dünyası.

Kütüğümüzün gezmesinden bahsetmiyorum bile. Alıngan olduğum dönemlerde, erkek egemen dünyada bu tür itiş kakışlar bana dokunuyor.

Ya kadınlara bugünün verilmesine vesile olan günün trajik hikâyesi. Hakkını arayan kadınların yanarak ölmesi.

Kadınların çilesi ne yazık ki evrensel. Milliyeti yok, dini yok. Bedenimiz erkelerden zayıf ve sırf bu yüzden birçok işkenceye maruz kalıyoruz.

Son zamanlarda Gazze’de ailesinin çaresizliğine ağlayan anneler. Bosna’da en iğrenç işkencelere maruz kalan kadınlar. Afrika’daki kadınlar.

Farkında mısınız kadınlar; hep ezilmişiz, erkek egemen dünya bizi hep ezmiş!

Yıllar önce, yıllar yıllar önce yerel bir gazetede bir yazı yazmıştım. Erkeklerin eşlerine araba sürmeyi öğretmesi ve onlara güvenmesi hakkında. O sıralar ben yeni yeni araba kullanıyordum. Çevremdeki tüm erkeklere rüştümü ispatlamam gerekiyordu. O zamandan bu zamana hiçbir şey değişmemiş.

Yeni bir dizi başladı adı, “Bahar.” Tıp eğitimi alan ama ona “sen yuvanın kadını ol” diyen birileri yüzünden hayallerini anında resetleyen bir kadının hikâyesi.

Modern dünya kadına anneliğin bir rol olduğunu vurguluyor. “Annelik kadına yetmeli” diyor ve kadın “ne yaparım da ben anneliğimin üstüne koyarım?” diye düşünmeli diyor. Ortalık “ben daha kusursuz anneyim” diye gezen kadınlarla doldu.

Bir kediyi düşünelim, anne oldu diyelim, “nasıl ben daha mükemmel bir anne olurum?” diye düşünüyor mu? Göçmen kuşlar mesela o kadar yoldan geliyorlar, bir telaşla yuva kuruyorlar, yavrular dünyaya geliyor, büyüyorlar sonra kuş yavrudan önceki kuş gibi hayatına devam ediyor.

Anneliğin kutsal olması, onun kadınlara ayak bağı olması anlamına gelmiyor. Anneliğin kutsal olması, dünyaya canından bir can getiren annenin bedensel ve ruhsal olarak yaşadığı değişikliklerinden dolayı ona özenilmesi gerektirdiği için kutsal. Annelik ağır bir yük değil bilakis kadının fıtratına uygun, kadının o rolle beraber bir yapmak istediği her şeyi yapabileceğine dair yaşamsal bir adaptasyon.

Dizideki Bahar, mesleğini yapmak istediği zaman birçok zorlukla karşılaşıyor. Toplumun yaş kriterleri ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Kırk yaş bu toplum için hayata yeni bir yön vermek için çok geç bir yaş. Hayata 20’lerde yön verilir. Sonra hayat yaşanır, 40’lı yaşlarda yavaştan emeklilik moduna geçilir. Çalışan kadın emekli olmayı özler, çalışmayan kadınsa torun bakmayı özler.

Ortalama bir kadın ömrü 2020-2022 TÜİK verilerine göre 80.3 yıl. Bu ne demek farkında mıyız, 40’lı yaşlardan sonra yaklaşık bir kırk yıl torun bakma umudu ve emeklilik hayali ile yaşayacağız demek. Kadın dediğin insan dişisi kadar üretken bir canlıyı küçücük bir florada yaşatmak demek. Çalışmayı istesin, istemesin kısmında değilim, ben kadınlara dayatılan rollerin altında ezilmelerindeyim.

Dizi tüm bunları farklı kadın portreleriyle anlatıyor. Bizler çeşit çeşidiz. Tıpkı erkekler gibi. Erkek egemen dünyada var olmaya çalışıyoruz bize hayatı daha da zor hale getiren modern dünyada var olmaya çalışıyoruz. Bazılarımız küsüp kenara çekiliyor, bazılarımız iş dünyasının çarklarında cinsiyetsiz bir karaktere bürünüyor, bazılarımız erkeksi davranmaya çalışıyor.

İyiliğin cinsiyetlerin tekelinde olmadığını biliyorum, tüm kadınlar iyi, tüm erkekler kötü değil, sadece tüm kadınlar olarak zorlanıyoruz.

Yolda, pahalı bir arabada kullanan bir kadını gören hemen herkes, o kadına o arabayı alanın babası, kocası ya da başka adamlar olduğunu düşünüyor. Aynı uygulama bir erkeğe yapılmıyor.

Birinin anısında duymuştum, adam eşinin küçük arabasını kullanmak zorunda olduğu bir gün ona yolda yapılan zorbalıklardan bahsetmişti. “Neler çekiyormuş meğer benim eşim?” demişti.

Birde boşanmış kadına dayatılan modern toplum baskıları var. Bilin bakayım boşanmış erkeğe var mı, yok tabiki.

Hayat bize zor, hayatı bize zor kılan erkek egemen dünya.

Erkeklere diyecek bir lafım yok, sonuçta adamlar hem bedensel olarak güçlü hem de çoğu köşeleri tutmuşlar. Laftan anlayacaklarına dair fazla bir umudum yok.

Ben kadınlara rica ediyorum, lütfen “daha iyi anne olmaya, daha iyi eş olmaya, daha iyi komşu olmaya, daha iyi gelin olmaya, daha estetik olmaya, daha iyi evlat olmaya, daha modern toplumun bize yüklediği tüm daha iyi ol”lara asılmayın. Hırpalamayın kendinizi. Valla değmez, 3 günlük dünya.  Sonra bir eloğlu “yapmasaydın” der ve tüm yaptıklarımız ve yorulduklarımızla ortada kalıveririz.  

Uçaklarda olduğu gibi en önce kendimizi kurtarmaya odaklanalım ne varsa bizde var, valla billa. “Ben ne ederim de bu kadın mutlu olur, bende başka ne numaralar var” ona odaklanalım. Gece yatağa girince bir soralım kendimize, ben bugün bu kadın için ne yaptım diye, bugün bu kadını nereye götürdüm diye. Çok seviyorum sizi, çok iyi bakın içinizdeki tüm diğer kadınlara. 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asla Üzülmemen Gereken Şeyler ve 6 sigma

Kar; Hep böyle pazar sabahı yormadan gel

Dünyayı Taşıyan Kadınlar