Ramazan Bayramımız Mübarek Olsun
Bir Ramazan ayının daha sonuna geldik. Bir baktım ben hiç bayram yazısı yazmamışım. Pandemi döneminde bir bayram şiirim var. Önce onu yazayım.
Çok Bayramlar Görelim
Cici cici giyinip yollara düşmeyiverelim
Acelemiz olmasın
Hizmet edip zahmet etmeyiverelim
Yorulmayalım, canımız sıkılmasın
Sakin sakin bayram edelim
Orucumuzun mahşerde bizi tutacağını umalım
İçimize biten Ramazan huzuru yayılsın
Yanımızda olan yakınlarımıza sarılalım
Kalan sevilenlere dua edelim
Bize en yakın olana sığınalım
Gönlümüz bayram yeri olsun
Bayramımız mübarek olsun
Çok bayramlar görelim
(Elma Kokan Salon/sayfa 90)
Bu şiiri 2020 yılı Mayıs ayında yazmıştım. Evlere tıkılarak geçirdiğimiz ilk bayramdı. Nasıl günler görmüşüz, nasıl bayramlar geçirmişiz? Aklıma geldikçe bile gerildim.
2020 yılı, benim hayatımda yaşadığım birçok değişimin yılı oldu. Kendime ister istemez bir format attım. Neyse ya konu benim 2020 yılım değil, konu Ramazan ve Ramazan bayramı.
Ramazan Bayramı, benim Kurban Bayramı’na nispeten daha bir sevdiğim bayramdır. Bir ay oruç tutup üzerine bayram yapmak, bence tam anlamıyla bayram yapmak.
Ortaokuldan beri oruç tutuyorum. Nereden baksan 35 yıl gibi bir şey olmuş. Hatırlamıyorum ama benim ilk oruç tuttuğum zamanlar bu zamanlar olabilir.
Oruç, beni Ramazan öncesi bir gererdi. Tüm gün aç kalmayı hayal edemezdim. Her Ramazan böyle olurdu. İlk gece içime bir anksiyete düşerdi. Bol dua edip bol yemek yiyerek ve çatlayana kadar su içerek oruç tutardım. Sahur sonrası sabaha kadar tuvalet yolunda kalırdım. İçtiğim tüm sular ter ve idrar olarak beni terk ederdi. İlk on gün kalan günlere bakmaz, tuttuğum günleri sayardım. Sonrasında bir bakardım, alışmışım. Hatta tüm seneyi bu şekilde geçirebilirim hissine kapılırdım. Bayram gündüz vaktinde ağzıma bir şeyler attığımda, oruçlu muyum acaba vesvesesine bile kapılırdım.
2020 yılında pandemi ramazanı bendeki tüm vesveseyi aldı. Hayatımda yaşadığım en sakin Ramazan’dı. Sonrası öyle gitti. Ramazan artık beni gelişi ile mutlu edip gidişi ile hem hüzünlendiriyor hem de kendime olan güvenimi artırıyor. Günlerce akşam vaktine kadar bir şey yemeden durabilecek bir bedenim olduğunu görmek, zihnimin bedenimdeki kuvvetten dolayı hissettiği güven ve bunun bir ibadet olması ve benim bundan dolayı bir de Rabbimin gözünde kıymetli olmam. Bana tüm bunlar aslında bayramı hak ettiğimi gösteren şeyler.
Bana 49 yıldır yurt olan bedenim, bu seneki orucumdan sonra, önceki aylara nispeten daha güçlü, ona bir sene daha inanabilirim. Ben bu bedenle ne güzel şeyler yaparım.
Ruhum, onu utandırmayan bedenim sayesinde Rabbi katında kıymetli, farz ibadeti yerine getirmiş olmanın gururu ile kaplanmış. Ruhum bu sene de bedenimin onu dikkate alacağını gördü. Ruhum bu sene de Kadir Gecesi’ni aradı, bulduğunu düşünmüş gibi Rabb’ine dualar etti, yanlışları için af diledi, yenilenme için dua etti.
Bu sene aklıma eski bayramlarda babannemin bize kına yakması geldi ve o nostalji gazıyla geçen hafta ellerime ayaklarıma kına bile yaktım. Kına, yurdum kültüründe yenilenme ritüeli olarak görülüyor. Bir başlangıç kına ve ben o başlangıca kendimi teslim ettim. Yıllar önce babanneme ellerimi teslim ettiğim gibi.
Tüm bunlar bayram etmek için ne güzel şeyler. Bence Ramazan orucunu irade olarak tutamayanlar çok şey kaçırıyor. Bedene kafa tutmak, bedenle bir olmak deneyimlenmesi gereken bir şey. İç organların sakinlemesi, zihnin biraz alık olması ihtiyaç kadar dinç kalması, bir aylığına vücuda yeni rutin yüklemek, rutinleri bozmak ve tüm bunları Rabb’imiz istiyor diye yapmak. Rabb’imiz bizden bize ağır gelen şeyi istemez. Bizden bizi iyi edecek, bizi yenileyecek şeyi ister. Günlerimiz birbirinden ayrılsın ister.
Günlerin diğer günlerden net bir şekilde ayrıldığı gün, bayram günü. O gün cici giysiler giyilecek, eş dost ziyaret edilecek, bol bol tatlı yenecek. Bence çok önemli bir ayrıntı. Benim kadar çok tatlı seven biri için ev ev gezip 3 gün boyunca taptaze tatlı yiyebilmek bile başlı başına bayram.
Benim tatlı kadar çok sevdiğim diğer bayram ritüeli ise Ramazan Bayramı kahvaltısı. Bir ay boyunca kahvaltı yapmamış, sabah çayı içmemiş bünyemi o sabah şatafatlı bir kahvaltı ile mutlu etmem lazım.
Sadece kendimi değil ailemi de mutlu etmek için en önce çayı demlerim. Sonrasında taze ekmek alınır. Yufkadan destek alınır, istek olursa kuymak yaparım. Çeşit çeşit reçeller ile masayı renklendiririm. Peynirini zeytinini koyarım. Domates doğranır, salatalık doğranır, sevilen yeşillikler eklenir. Yumurta ya haşlanır ya tereyağında pişirilir. Ben bu masaya kabuğu ile dilimlenmiş portakalları da çok yakıştırıyorum. Kuruyemişler eklenebilir. Sucuğu salamı eklenir. Şöyle bir masada sevilenlerin gülen yüzü bayram değil de nedir?
Ülke gündemi biraz hareketlendi hatta sokaklara taştı. Dilerim bayramı gölgelemez. Sevdiklerimizi fikirleri ile değil bize olan sevgileri ile değerlendirelim. Kalanı onun davası, onun enerjisini harcama şekli. Günün sonunda ne onu ne de sevgisini kaybetmeye değmez. Sevdiklerimizin idolleri bizden farklı olabilir, haklı haksız değeri de bizden farklı olabilir, ki oluyor. Benim siyasi duruşum şu sıralar bana kadar kaldı, siyasi duruşu daha keskin olanlara/daha kapsayıcı olanlara canlarının sıkılmadığı, umduğu kadar anlaşıldığı günlere bir an önce kavuşmalarını diliyorum.
Ramazan Bayramı’nız mübarek olsun, Rabb’im önümüzdeki seneki Ramaza’ı görmeyi nasip eylesin inşallah; amin, ecmain.
Yorumlar
Yorum Gönder