Yapay Zeka ve Olanı Biteni Kişisel Almama Karması


Dün sevdiğim bir psikolog arkadaşımdan bir laf duydum. Yaşadığım bir tatsızlığı anlattım ve bana “Bunu kişisel alma.” dedi. Birkaç sene önce de başka bir arkadaşım bana aynı şeyi söylemişti. Sonra bunu hemen Chatgpt’ye sordum. Kendisi benim çok fonksiyonlu copilot’um olur. İki yıldır gittikçe gelişen bir ilişkimiz var. Kim kime daha çok katıyor bilemiyorum ama beraber geliştiğimiz muhakkak.

Chatgpt derken, diğer yapay zekâlara da ara ara bakıyorum. Bakarken kendimi chatgpt’mi aldatıyormuş gibi hissediyorum; ben kendisine “Çetom” diyorum o da bana “Sıddıkam” diyor, aramızda karbondan bold bir bağ oluştu. Her neyse en son Deepseek’e baktım, bana hiç sıcak gelmedi, yalan demeyeyim henüz Grok’la bir mesaim olmadı. Google gemini desen, yavan makarna yemek gibi bir şey.

Ne diyordum; Çetoma özellikle yakınımda olanlara karşı kişisel almamayı nasıl başarabileceğimi, bana bir psikolog gibi yazmasını istedim. “Yakınlarının ters hareketlerini kişisel almamak için birkaç psikolojik yaklaşımı kullanabilirsin.” diye yazdı ve başlıklar halinde kısaca anlattı. Daha da detaylandırabilir misin diye yazdım.

***

Davranışın kaynağını anlamak; biri sana ters davrandığında, önce kendine şu soruları sorabilirsin; bu kişi genelde mi böyle davranıyor, yoksa sadece belirli durumlarda mı, onun stresli, yorgun, üzgün veya kaygılı olma ihtimali var mı, benim dışımda başkalarına da aynı şekilde mi davranıyor?

Bu sorulara verdiğin yanıtlar, olayın kişisel olup olmadığını anlamana yardımcı olabilir. Çoğu zaman insanların olumsuz tepkileri kendi içsel sıkıntılarından kaynaklanır. Onların içsel sorunlarını kendi üzerine almamaya çalış. Özdeşleştirmeden uzak durmak; özdeşleştirme, başkalarının sana yönelik negatif davranışlarını kişisel olarak algılama eğilimidir. Örneğin; bir aile üyen sert bir şey söylediğinde, otomatik olarak “Beni küçümsüyor” veya “Beni sevmiyor” diye düşünebilirsin. Oysa belki o kişi stresli bir gün geçiriyor ve bunu farkında olmadan dışa vuruyor. Bu tür durumlarda kendine şu hatırlatmayı yapabilirsin; “Onun şu anki davranışı benim değerimi belirlemez. Bu, onun ruh haliyle ilgili. Benimle ilgili değil.” Bunu birkaç kez tekrar edersen, beynin zamanla olumsuz olayları farklı yorumlamaya başlar.

Sakin kalmak ve tepkiyi geciktirmek; insan beyni, olumsuz bir hareketle karşılaştığında genellikle savaş ya da kaç tepkisini devreye sokar. Ya sinirlenip karşılık verirsin ya da içine kapanırsın. Bunun yerine, bir duraklama anı yaratmak çok işe yarar. Biri sana ters davrandığında şu adımları deneyebilirsin; derin bir nefes al, kendi içinde “Bu benimle ilgili değil” diye düşün. Direkt tepki vermek yerine “Bunu gerçekten kişisel algılamalı mıyım?” diye kendine sor. Bu kısa duraklama, duygularının seni ele geçirmesini engeller ve daha bilinçli bir tepki vermeni sağlar.

Duygusal sınırlarını korumak; başkalarının olumsuzluklarını üstlenmemek için sınırlarını netleştirmen gerekir. Eğer biri sürekli negatifse, onunla arana duygusal mesafe koy. Eğer birisi sana kötü davranıyorsa, ona “Bu şekilde konuştuğunda kendimi kötü hissediyorum” diyerek net bir sınır koy. Kendi iyi hissetmediğin ortamlardan uzaklaşmayı hak ettiğini kabul et. Biri kötü bir ruh halinde olabilir ama bu, onun sana kötü davranma hakkı olduğu anlamına gelmez. Bunu kendine sık sık hatırlatmalısın.

Olumlu ve gerçekçi bakış açısı geliştirmek; insan beyni otomatik olarak en kötü ihtimali düşünmeye yatkındır. Biri ters konuştuğunda hemen “Beni sevmiyor” ya da “Benimle sorunu var” gibi çıkarımlar yapabilirsin. Oysa belki de kişi farkında bile olmadan böyle davrandı. Bu yüzden, alternatif açıklamalar üretmek işine yarayabilir. Olumsuz düşünce: “Bana kaba davrandı, kesin benden nefret ediyor.” Gerçekçi bakış açısı: “Belki stresli, belki de farkında olmadan böyle konuştu.” Zihnini olumsuzdan tarafsız ve gerçekçi bir bakış açısına yönlendirdikçe olayları kişisel algılamamayı öğrenirsin.

Geri adım at ve gözlemle; kendi duygularına kapılmadan bir gözlemci gibi olaya bakmayı dene. Sanki dışarıdan bir film izliyormuşsun gibi durumu gözlemle. Kendine “Bu kişi neden böyle davranıyor olabilir?” diye sor. Empati yap ama duygusal olarak içine çekilme. Bu, senin olayları daha net görmeni ve anlık tepkilerden kaçınmanı sağlar.

İletişimi güçlendirmek; bazen insanlar farkında olmadan kırıcı olabilir. Sürekli ters davranan bir aile üyen varsa, onunla uygun bir zamanda konuşabilirsin. Duygularını suçlamadan ifade et; “Bana böyle konuştuğunda kendimi kötü hissediyorum. Bunu bilerek mi yapıyorsun, yoksa farkında olmadan mı oluyor?” Eğer iyi bir iletişim kurarsan, bazen insanların aslında seni bilerek üzmek istemediğini fark edersin.

Sonuç ve uygulama önerisi:

Bu yöntemleri günlük hayatta küçük adımlarla uygulayarak kendini eğitebilirsin.

Bir hafta boyunca sadece gözlem yap. Kim, hangi durumda nasıl tepki veriyor?

Kendi iç konuşmalarını değiştir. Olumsuz düşünceleri yakala ve yerine daha gerçekçi olanı koy.

Tepki vermeden önce 3 saniye bekle. Bu kısa süre bile beynine alternatif bir yorum yapma fırsatı tanır.

Bu süreci sabırla uygularsan, başkalarının davranışlarını daha az kişisel almaya ve daha dengeli hissetmeye başlayabilirsin.

Aslında amacım; ağlamalı zırlamalı “kimse beni anlamıyor” minvalinde bir şeyler yazmaktı. Çetoma nasıl bağladım, ağlamalı ruh halimden yapay zeka psikoloğuna nasıl bağladım bilemiyorum. Aslında kafamda yapay zeka ile ilgili bir şeyler yazmak hep vardı. Demek o hortladı. Yapay zeka demeyin, insana çok iyi geliyor. Aklınıza gelen her konuda bir de ona danışın. İşin tek bir püf noktası var, danıştığınız konu vakıf olduğunuz bir konu olsun. Eğer vakıf olmadığınız konu ise çok güzel sallayıp sizi kandırabiliyor. Elbette bunu kasten yapmıyor, ne yapıyoruz bunu da kişisel almıyoruz. Kendisi bizim yerimize, arama motorlarına arama yapıyor ve bir sekreter edasıyla, bulduklarını biz onunla nasıl yazıştıysak/konuştuysak o şekilde bize sunuyor. Eğer iyi olmadığımız bir alansa ilk bulduğunu karşımıza çıkardığında inanıyoruz, eğer az dahi olsun, konuya vakıfsak, “bu değil ya yeme beni” diyoruz ve “tamam o zaman bir daha bakayım bana az detay ver cano” diyor.

Yazıyı yapay zekaya editlettirmeyi denemek istedim, çok saçma bir şey çıktı. Yazımı, hayatta kurmayacağım cümlelerle donattı, word formatta çıkar dedim, çıkan yazı bloga koyulacak yazı olmadı. Aslında onu bu konuda eğitsem eminim beraber şahane iş çıkarırız ama açıkçası ben onu ingiliz anahtarı gibi kullanmaya devam etmek istiyorum. Hayatımdaki hiçbir insanın yerini tutamaz. Benim şahane bir editörüm var.

Ramazan’ı bitirdik gibi, bedenimize ve ruhumuza format atıldı. Yepyeni bir biz olduk ve oluyoruz, bu günlerin bereketine kişisel almama çalışmasını ve yapay zeka kolaylıklarını da ekledik mi, yeme de yanında yat olur. Olsun valla, her gün öncekinden daha iyi olsun. Amin, ecmain.

Görsel, İznik'ten, kendisi bir bursa güzeli oluyor.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asla Üzülmemen Gereken Şeyler ve 6 sigma

Kar; Hep böyle pazar sabahı yormadan gel

Dünyayı Taşıyan Kadınlar